Haber

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den Gündeme Olacak Açıklamalar Geldi!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 24 TV’de katıldığı “Arafta Sorular” programında eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Arafta Sorular” programında Esra Elönü’nün sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Haziran ayından bu yana mevzuatta yaptıkları değişikliklerin nedenini açıkladı ve bu düzenlemelerin bir kısmını daha önce Bakanlıkta çalışırken planladıklarını söyledi. bunların bir kısmının öğretmen, yönetici ve akademisyenlerle yaptığı görüşmelerde kendisine iletilen sorunlara ait olduğunu belirtti. Tekin, önümüzdeki hafta Temel Eğitim Yönetmeliği’nde değişiklik yapacaklarını belirterek, “Orada da ciddi değişiklik ve revizyonlarımız olacak.” İfadelerini kullandı. Bu revizyonlarla Türkiye’deki eğitimin doğası ve kalitesi ile halkın eğitim ve öğretime ilişkin beklentilerini karşılayabilecek bir düzenleme oluşturmaya çalıştıklarını belirten Tekin, Bakanlık olarak asıl görevlerinin çocuklara sağlıklı bir şekilde Türkçe öğretmek olduğunu söyledi. yol.

Çocuklarımızı Baskı Testinden Kurtarmak İstiyoruz

Yeni yayımlanan Ölçme ve Değerleme Yönetmeliği’nde önemli konulardan birinin bu nedenle Türkçenin 4 beceri üzerinden ölçülmesi olduğunu belirten Bakan Tekin, “Çocuklarımız, onlara sürekli seçenekler sunduğumuz için kendilerini düz yazıyla ifade etme becerisinden mahrum kaldılar. . Çocuklarımızı ilkokuldan lise mezun oluncaya kadar, hatta lise, üniversite ve daha sonra meslek sınavlarında sınavlarla değerlendiriyoruz. Çocuklarımızı ilkokullarda ve bize bağlı okullarda bu sınav mücadelesinden kurtarmak, kendilerini özgürce ifade edebilmelerini ve düzgün konuşabilmelerini istiyoruz. “Sınavların bildiğimiz klasik yazı mantığına göre değerlendirilmesini istiyoruz, dolayısıyla düzenlemelerimiz de buna dayanıyor.” söz konusu. Tekin, bir soru üzerine yabancı dil öğretimi konusuna da değindi. Bakan Tekin, “Tüm akademik çalışmalar gösteriyor ki, ikinci dil ya da yabancı dil diyeceğimiz dilin sağlıklı öğrenilmesinin ve sağlıklı bir eğitimin temel koşulu, çocuğun ana dil becerilerinin belli yeterliliklerde olmasıdır. Bakan olarak amacım çocuklarımıza önce Türkçe öğretmek, sonra yabancı dil öğretmektir” dedi.

“Sınıfların tekrarında ısrar ediyoruz.”

Ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde değişiklik yapıldığını anlatan Bakan Tekin, devamsızlık ve sınıf tekrarı konusunda ısrarcı olduklarını, bu konuda af olmayacağını bir kez daha vurguladı. Açık liselere geçişin neden zorlaştığı sorusuna Tekin, şöyle yanıt verdi: “12 yıllık zorunlu eğitim var, biz Bakanlık olarak zorunlu eğitimi uygulamakla yükümlüyüz. Açık lise yapıları aslında yaygın eğitimin bir aracı olarak var. Yani henüz 12 yıllık zorunlu eğitimini tamamlamamış bireylerin devam ederek ortaöğretim diploması alabilecekleri bir mekanizmanın olması gerekiyor. Günümüzde ortaokul öğrencileri arasında açık liselere geçiş bir trend haline geldi. Hem dersi daha rahat geçiyorlar, hem de bu vesileyle yer altı kurslarına ve benzeri yerlere giderek üniversiteye hazırlandıklarını zannediyorlar.”

Çocuklarımızın cep telefonuyla ilgilenmesinden rahatsızız

Kurs adı altında izinsiz çalışan merdiven altı yapılara karşı çok önemli bir çalışma yürüttüklerini anlatan Tekin, cep telefonu yasağı konusuna da açıklık getirdi. Eğitim sürecinin motivasyonu, ilgilerinin dağılması ve dijital bağımlılıkla mücadele açısından çocuklarımızın cep telefonuyla çok meşgul olmaları hepimizi rahatsız ediyor.” Bakan Tekin, konunun hukuki boyutunun da bulunduğunu anlatarak, cep telefonuyla çekilen görüntülerin ve kişisel bilgilerin gizliliği konusunda da tartışmaların olduğunu hatırlattı. Tüm bunlar dikkate alındığında böyle bir karar almanın gerçekçi olacağını düşündüklerini belirten Tekin, öğretmenlerin çocukları sosyal medya ve cep telefonu kullanmaya teşvik edecek ödev ve bilgilendirme süreçlerinden kaçınmalarını istediklerini kaydetti.

FETÖ ile mücadele

FETÖ ile yapılan çalışmalara da sorularla değinen Bakan Tekin, 80’li yılların başından bu yana sivil toplum kuruluşlarında dinleyici ve konuşmacı olarak yer aldığını, FETÖ yapılanmasını ilk kez göreve başladığında gördüğünü belirtti. 1989 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Tekin, o yıllardan bu yana söz konusu gruplarla yürüttüğü çalışmaları şöyle anlattı: “Zamanın şartlarında öğrencisiniz, birçok şeye itiraz ediyorsunuz, başörtüsüne karşı çıkıyorsunuz. yasaklar, YÖK falan, işte okuldaki uygulamalar… Şimdi bu arkadaşlar kantinde oturuyorlar, bize aksilikleri anlatıyorlar. Sonra bakıyoruz, eyleme gidiyoruz, yanımızda kimse yok. Biz o dönemde bunları tanımlarken ‘Siz Türkiye’deki İslami çabayı söylüyorsunuz ama o zamanki telaffuzla Amerikancı bir İslam yaratmaya çalışıyorsunuz. Yani bir anlamda Türkiye’yi orada sömürgeleştirecek bir yaklaşım içindesiniz.’ O günden bu yana bu gruplarla sürekli savaş halindeydik, birbirimizi sevmiyorduk.”

28 Şubat Süreci

28 Şubat ortamında bu yapıya mensup kişilerin de akademik ekipler aldığını anlatan Tekin, “Hatırlayın, Fethullah Gülen 28 Şubat’ta yani imam hatip ortaokullarının kapatıldığı bir dönemde televizyonda yayına çıkmıştı. Katsayı çılgınlığını tanıtarak şu ifadeyi kullandı: ‘Gerekirse okullarımızı iradenin emrine verebiliriz. .’ Bu yeni değil, biraz araştırırsanız aslında 12 Eylül’de de bu tür telaffuzlar kullanılmış yani kendi yayınlarında darbeyi gerçekleştirenlerin darbe sonrasındaki eylemlerinin yasal olduğuna dair ifadeler var. Darbe oldu, bunları akademik bir makalede değerlendirdim. Yani 12 Eylül darbesini de, 28 Şubat darbesini de yapanların haklı olduğunu düşünüyor. Şimdi tüm bunlar bize yapı hakkında bazı bilgiler verdi. 28 Şubat’la birlikte bu yapı bir anda bu kadar geometrik bir oranda büyüdü ve yıllar boyunca devam etti. Aslında imam hatip ortaokulları ve meslek liseleri için alınan katsayı kararlarının ardındaki kişisel niyetim ‘Çocuğuma dini değerleri öğretin’. Anadolu insanının çocuklarının imam hatip okullarına gitmemesi, yani kendi pastasını ve pastadan aldığı payı artırması için organize bir yapının var olduğuna inanıyorum. Ya o günün şartlarında 28 Şubat’ın iradesi dahilinde olduğunu savunuyorum, çünkü 28 Şubat’ta ne bir okul kapatılmıştı, ne de bir üyesi takipçisiyken mağdur edilmişti.” sözlerini kullandı.

FETÖ Derslikleri

FETÖ’nün ideolojik ve ahlaki ilişkilerde çaba harcadıkları bir yapı olduğunu anlatan Tekin, müsteşar olarak atanmasının ardından bu yapı mensuplarının daha hazırlık yapılmadan hükümetin dersliklerini kapatacağını dile getirmeye başladıklarını kaydetti. Tekin sözlerine şöyle devam etti: “Zaten biz bunu misyona getirirken konu Türkiye’deki yapı ve eğitim sistemi ile ilgili, ben de başından beri bunu söylüyorum: Dershaneler, bütün bunları bir kenara bırakalım. FETÖ-METO meselesi, o zamanın şartlarında derslikler, eğitim sistemi üzerinde vesayet sistemiydi. Yani devlet milyonlarca lira ayırarak okul yaptırıyor, öğretmen çalıştırıyor, kitap dağıtıyor ama öğretmenimizin emeği yani 12 yıl yetiştirdiği çocuğunun emeği son 3 yıldır özel dershaneye gidiyor. Aylar sonra özel okul o çocuğa üniversite veriyor ama 12 yıllık emek boşa gidiyor. . Ben bunlara gerçekten üzüldüm ve siyasette de bunu vesayet olarak tanımladım, yani bu politikanın üstünde, uygulanmaya çalışılan siyasetin üstünde bir vesayet olarak yaklaştım ve bunu birçok farklı şekilde dile getirdim. ortamlar. Haziran 2013’te dershanelerle ilgili bir karar alınması gerektiğini düşündük, yani benim yaklaştığım nokta o dönemde dershanelerin eğitim-öğretim süreci üzerinde bir vesayet sistemi olduğu ve dershanelerde uygulanan siyasetin bu yönde olduğuydu. okulların sağlıklı hale getirilmesi ve öğretmenlerimizin çalışmalarının sonuçlarının toplum tarafından takdir edilmesi gerekmektedir. Bazen özel dersliklerin dönüşümüyle ilgili bir süreç başlattık, bir yasalaşma süreci başlattık… Sayın Bakanımız Nabi bizim Bakanımızdı, Sayın Bakanımızla birlikte bir çalışma yürüttük ve belli aralıklarla çalışmalarımızı Cumhurbaşkanımıza sunuyorduk.”
Tekin, o dönemde elinde bulunan ve revize edildikten sonra bilgisayarında saklamadığı versiyonlarının Kasım 2013’te Vakit Gazetesi’nde “Müsteşardan Eğitime Darbe Planı” başlığıyla yayımlandığını kaydetti. , “Tehditlerle, algı operasyonlarıyla insanları korkutmaya çalışan bir yapıyla karşı karşıya kaldık. 17-25’i, sanırım 15 Temmuz’u da ne zaman, nasıl yayınlayacaklarını, paylaşacaklarını planlayarak yürüttükleri bir süreç. Kendi ürettikleri veriler, yaşadıklarımız sonuçta bu ülkenin demokrasi tarihinde dikkate alınması ve değerlendirilmesi gereken bir şeydir.” 15 Temmuz’da bu terör örgütü nedeniyle Türkiye’nin büyük bir felaket yaşadığını belirten Bakan Tekin, dershanelerin kapatılmasının nedenini ve öncesini şöyle anlattı, “Bu tür saldırı ve ihanetlerle bir daha karşı karşıya kalmamak için ne yapılması gerekiyor? Oradan geçtiğimiz tüm netliğiyle bilinmelidir, aksi takdirde. Doğru tedbirleri doğru zamanda ve doğru şekilde alamıyoruz.” açıkladı. (BSHA-Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

seyitgazi-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu